4 Ekim 2010 Pazartesi

ÇAY SAATİ

bitmez hiç
günün telaşı yorgunluğu
derdi devası koşuşturması
getirdiği götürdüğü
bir de bakarsın akşamüstü
kollarda bacaklarda  
kalmaz derman.
ben bilirim hiç şaşmam
bana neyin iyi geldiğini
mutfak çağırır beni
ve bol minderli sediri.

      açtım ocağı koydum çaydanlığı
illa da porselen demlik.
otururum cam kenarına
sanki bahçeler mutfağımda
küpe çiçeği, camgüzeli,
sakız sardunyası, hanımeli
hep arkadaş olurlar bana
severim, okşarım, konuşurum
dertleşirim ben onlarla.

dertleri süpürünce sokağa
kim uğraşır kötülerle, fitne fesatla
evim benim, huzur kaynağım
yanımda kırk yıllık eşim
bir de rengarenk çiçeklerim,
demli çayım ve nankör kedim
eh ben daha ne isterim?
geldik gidiyoruz işte
şu üç günlük dünyada
ve bu yaşımda a dostlarım
      ben daha ne isterim?